top of page

Aslıhan Acartürk

Kuantum Fiziği
ve Pembe Mutfak Halısı

Adsız tasarım (6).png

Ve insan yaratıldı. Evet, evet. Uzun sorgularımın cevabı bu. Varlığımın sebebini buldum. Şimdi oturma odasındaki saati tamir ettirmemin vakti geldi. Çok bile geciktim. Geçen sene götürmüştüm aslında tamire ama meğer pazar günü saatçi kapalıymış. Sonrasında tekrar denemek zulüm gibi geldiğinden bu zamana kadar bekledim herhalde. Bilemiyorum. Bugün ilk defa işlevsel düşünmem lazım. Geciktirdiğim her şeyi bugün yapacağım. Ne saçma şey? Oturma odası. Evde sadece iki yatak odası var. Yine de bir salon ve ayrıca oturma odamız var. Oturma odası çok daha lüks. Her misafiri orada ağırlamıyoruz. Aslında düşünüyorum da kaloriferini bile açmıyoruz o odanın. Geçen günlerde öylesine girdim içeri. İlk fark ettiğim şey o varaklı saat oldu. Zaten başka bir değişiklik olacağı yok ya. İçeri kimse adımlamadığından tek kusur hareket halinde olan o saatti. Neyse ki bozuldu sonra. Salonu odaya çevirsem mi diye düşünüyorum da şimdi… yok alışamam ki. Bu büyük oturma odasında hiç rahat edemem. Burası da bir yatak odası olsa eğer diye bakındım bir an. O da olmaz ki. Bunca eşyayı ne yapayım? Çocukken çok güzel görünen oturamadığım koltuk takımları o kadar çirkin geliyor ki gözüme. Mor varaklı, gudubet koltuklar. Zaten böyle büyük bir odaya insan gerekir. Üç odayı ne yapacağım ki bir evde?

Değişmeyen tek şey değişimdir demiş Heraklitos. Bu odayı görünce fikri değişirdi herhalde. Tozlanmazdı bile oda. Işık girmezdi. Ya da belki Heraklitos’un bilmediği bir günahı vardı ve annemin hayaletli oturma odasındaki saat olarak reenkarne olmuştu. Günahı fazla düşünmek de olabilirdi. Sabredip savaşmış ve en sonunda bozuk bir saat olarak değişmeyebileceğini kabul etmişti. Tanrı saatleri ve kalan insanları sırf Heraklitos’u yanıltmak için yaratmış olabilir miydi?

Evde bozuk çok şey var aslında. Çekmecede on yıllarca durmuş birkaç düğme var. Hiçbiri aynı bile değil. Kutuda öylece bekliyor. Belki de tanrı annemdir ve Heraklitos’a o meydan okuyordur. Bu düşünceden de vazgeçtim. Muhtemelen Tanrı’nın hiçbir alakası yok. Annem kendi kendine meydan okumuştur Heraklitos’a. Tam da öyle biri gerçekten. Boş zamanlarında ne yapacak ki başka? Bana bozuk saat için arada bir söylenmekten başka ne hayatı var ki? Altın günleri yapıyor arada bir. Bana kız bakıyordu en son. Gururlanarak mühendis oğluna yakıştırmıyor söylenen kızları. Ben aslında hayır demem ama yine de yapıyor yapacağını. Otuzlarımı geçtim, saçlarım döküldü. Fiziksel olarak çekici olduğumu da söyleyemem. Sevmediğim bir işte annemi arayıp akşam yemeğini sorarak geçiriyorum ömrümü. Annem bilmiyor tabii ama çok talibim olduğu söylenemez. Onun bu değişime olan inadı yüzünden ben de değişemiyorum bence. Ayakkabılık dün yıkıldı. Bunları düşünürken onu az önce tamir ettim. Keşke geçen hafta aklıma geldiğinde halletseydim. Basit bir vida istiyormuş. Ayakkabılık zaten çok eskimişti aslında. Çürümeye başlayacak yakında. Keşke yenisini alsaymışım. Evde yapılacak ne iş var ki başka? Bulmam lazım hemen. Evden dışarı çıkmadan yapılacakları yani. Dışarı gidesim hiç yok, saat bir süre daha dursun yerinde. Mor varaklı koltuğa oturduğumda ahşap ayakları bir an gürültüyle tiz bir ses çıkardı. Halıları bile kaldırmıştık aslında. Yeniden sermiş Seval Teyze. Zemini daha kabullenememiş pembe halı ortalarından kıvrık duruyor. Yanlış halıyı sermiş. Bu yıkamaya gidecek mutfak halısıydı. Heraklitos öne geçti yine.

Saat ne işimize yarıyor ki zaten? Girmediğimiz odada saatin ne işi var? Çalışsa ne çalışmasa ne? Annem de konuşmak için konuşuyor gerçekten. Faydaya bakmak lazım önce. O düğmeler yeni kumaşları hak edemeyecekti hiçbir zaman. Eski çekmecemizde durmalarına gerek yoktu ki. Ayakkabılık lazım ama. İşe yarıyor çünkü. Dün ağırlığa dayanamayıp çöktü ama o da benim suçumdu. Heraklitos saatse annem de ayakkabılıktır. Ben göz önündeki düğmelerdenim bence. Yeşil olan. Diğer sıkıcı düğmelerle beraber atacak olsam onu görünce vazgeçip şeffaf kutuyu yine bırakırdım çekmecede.  Belki annem de o yüzden atamamıştır.

Aslında var ya hepsini birden satsam mı ki? İyi de para eder bu ev. Şimdi daha da geniş geldi gözüme. 2 artı 2. Ev piyasası da pahalandı. Annem savaşını kaybeder ama. Babamın eski kıyafetleri bile hala dolapta dururken evi satarsam Heraklitos koca bir kahkaha atacaktır. Sadık bir kadın annem. Kocası öldüğünden beri yıllardır yaşatıyor onu.

Saatin üstünde kırmızı noktalar var küçük. Şimdi fark ettim. Karşısındaki koltuktan uzun uzun bakınca detaylarını görebiliyorum. Satsam bayağı para eder. Bugün ne de para düşünüyorum.

Üçü beş geçiyor. Mürdüm renkli perdelerden ışık sızmıyor ama. Muhtemelen akşam oldu. Dün de üçü beş geçiyordu. Başta çok gerildim ama bunca misafir küçük salona sığmazdı gerçekten. Seval teyze bana hiçbir iş yaptırmadı ancak çok kızdırdı beni. Bir yığın insanı kıymetli gudubet oturma odasına yığdı. Bir bıçak alıp gelmişti içeriden. Annemin et bıçağını çok iyi tanıdım. Kurbanlarda verirdi elime, saatlerce uğraşırdım etlerle. Dün de annem şişmesin diye üstüne koymuşlardı. Pembe halının o kısmı kıvrık değil o yüzden. Ağırlık vardı ya üstünde, ondandır. Kuantum fiziğiyle bunu uzunca açıklasam iyi olur. Bu yarının konusu olsun. Şimdi bu halıyı buradan kaldırıp mutfağa götürsem iyi olur. Ne saçma şey. Niye getirdi ki zaten başında bunu buraya?

Saat kalsın yerinde. Artık buradan çıkıp kapıyı kapasam iyi olur. Tüm ev soğuyacak. Tanrı insanı yarattı gerçekten. Annem ve Heraklitos da kimmiş? Büyük kibir aslında. Bir şey bilmeden konuşup duruyoruz. Kuantum fiziğine bir bakmak lazım ama. O önemli. Saati de bir ara tamir ettiririm.

Hadsiz adam. Yine sinirlendim şimdi. Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz da demiş. Nehir değişir diyelim, ölü hep ölü kalabiliyor ama. Gel de babamın ceketlerinin yerini değiştir bakalım. O öyle kolay değil. Bu evin değişmez bir düzeni var. Düğme de önemli. Faydası olmasa bile var olabiliyor. Bu bile bir başarı. Var olmak zor iş. Heraklitos güzel demiş ama aynı nehirde iki kez yıkanılmaz diye. Ben bunu bir de hiç kullanılmayan küveti doldurup düşüneyim. Zamandan bol neyim var sonuçta? Var olmak meşakkatli iş. Faydasız da olsa bir şeyler yapmak lazım.

©2023, Gargoyle Dergi

bottom of page